ALLAH'I MERAK EDİYORUM
ALLAH'I MERAK EDİYORUM
Allah’ı Niçin Göremiyorum?
ALLAH’I görmek mi istiyorsun? Çekinmeden, “Evet ben Allah’ı görmek istiyorum!” diyebilirsin. Çünkü bunu anlayabilirim ve sana hak verebilirim. Çünkü ben de Allah’ı görmek istiyorum.
Şu pırıl pırıl güneşi dünyanın üzerine bir lamba gibi asan Allah’ı elbette merak ediyorum.
Şu karanlık geceyi, ay ile ve milyarlarca yıldız ile aydınlatıp süsleyen Allah’ı merak etmemek mümkün mü?
Şu dünyaya bak! Dev bir basketbol topu gibi, uzay boşluğunda duruyor. Hayır hayır yanlış söyledim! Ne durması! Güneşin etrafında dönüyor. Hem de olağanüstü bir hızla. Ben de dünyayı böyle boşlukta düşmeden tutup döndüren Allah’ı, gerçekten görmek isterim.
Dünyanın üzerini masmavi bir gökyüzü ile kaplayan Allah, hiç merak edilmez mi?
ü masmavi gökyüzünde koca koca bulutları oradan otaya gezdiren ve içlerinde göller denizler kadar çok suyu taşıyan Allah’ı, kim merak etmez?
Bulutlardan damla damla yağmur yağdıran, her yarattığı kar tanesini bir ötekinden farklı yaratan Allah’ı tanımak ve görmek istemenden daha tabii ne olabilir?
Şu ağaçlara bakar mısın? Toprağın içindeki kökleriyle çamurlu bir su içerler, ama dallarında, bal gibi tatlı kirazlar, şeker gibi elmalar, köfteler kadar güzel armutlar, binbir taneli narlar
Bütün bu işleri yapan ve yaratan Allah’ı, kim görmek istemez.?
“Allah’ı neden göremiyorum?” diye soruyorsun. Haklısın, görmek islemekte sonsuza kadar haklısın.
Seni anlıyorum!
Ben de Allah’ı görmek istiyorum! Daha çok tanımak ve daha çok sevmek istiyorum.
Bak su güzel çiçeklere! Papatya başka, karanfil başka, gül başka…
Her biri birbirinden daha güzel bu çiçekleri böyle rengarenk, böyle şipşirin, böyle mis kokulu yaratan Allah’ı, elbette merak edeceksin ve görmek isteyeceksin.
Aman Allah’ım az daha unutuyordum!
Şu ağaçların dallarında şakıyan serçeciklere bak ne olur
Kocaman leylekleri düşün! Vapurda ekmek artığın martıları..
Gözlerini bir an için kapa ve tanıdığın bütün kuşları geçit aklından. Nasıl kanatlarım çırpa çırpa uçuyorlar, nasıl kendilerini rüzgara bırakıp süzülüyorlar değil mi?
Bazılarının sesleri ne hoş!
Bazılarının tüyleri ne muhteşem!
Bazıları da, ne güzel yuvalar yapıyorlar ve yavrularını nasıl besliyorlar değil mi?
Bütün bu kuşları böyle yaratan, böyle gaga, böyle kanat, böyle pençe, böyle ses veren Allah’ı, ben her şeyden çok merak ediyorum. Sen de görmek istiyorsun ve “Neden göremiyorum!”
Haklısın, çok haklisin, ikimiz de çok haklıyız…
Küçücük bir hücreyken, annenin karnında bolüne çoğala, bir bebek olman, ne büyük bir mucize değil mi?
Elletin, ellerinde parmakların, yüzün, gözün, ağzın, dilin, kulakların, saçların ve kaşların, o karanlık yerde bolüne çoğala büyüyen iki hücreden yapıldı.
Oysa bütün bunlar ne kadar karışık ve zor işlerdir!
Kalbin, akciğerlerin, böbreklerin, beynin… içindeki daha bir sürü organ yerli yerine kondu ve çalıştırıldı. Şimdi sen, Allah’ı merak ediyorsun ve “Beni ve her şeyi böylesine güzel yaratan Allah’ı neden göremiyorum?” diye soruyorsun.
ALLAH’I görmek mi istiyorsun? Çekinmeden, “Evet ben Allah’ı görmek istiyorum!” diyebilirsin. Çünkü bunu anlayabilirim ve sana hak verebilirim. Çünkü ben de Allah’ı görmek istiyorum.
Şu pırıl pırıl güneşi dünyanın üzerine bir lamba gibi asan Allah’ı elbette merak ediyorum.
Şu karanlık geceyi, ay ile ve milyarlarca yıldız ile aydınlatıp süsleyen Allah’ı merak etmemek mümkün mü?
Şu dünyaya bak! Dev bir basketbol topu gibi, uzay boşluğunda duruyor. Hayır hayır yanlış söyledim! Ne durması! Güneşin etrafında dönüyor. Hem de olağanüstü bir hızla. Ben de dünyayı böyle boşlukta düşmeden tutup döndüren Allah’ı, gerçekten görmek isterim.
Dünyanın üzerini masmavi bir gökyüzü ile kaplayan Allah, hiç merak edilmez mi?
ü masmavi gökyüzünde koca koca bulutları oradan otaya gezdiren ve içlerinde göller denizler kadar çok suyu taşıyan Allah’ı, kim merak etmez?
Bulutlardan damla damla yağmur yağdıran, her yarattığı kar tanesini bir ötekinden farklı yaratan Allah’ı tanımak ve görmek istemenden daha tabii ne olabilir?
Şu ağaçlara bakar mısın? Toprağın içindeki kökleriyle çamurlu bir su içerler, ama dallarında, bal gibi tatlı kirazlar, şeker gibi elmalar, köfteler kadar güzel armutlar, binbir taneli narlar
Bütün bu işleri yapan ve yaratan Allah’ı, kim görmek istemez.?
“Allah’ı neden göremiyorum?” diye soruyorsun. Haklısın, görmek islemekte sonsuza kadar haklısın.
Seni anlıyorum!
Ben de Allah’ı görmek istiyorum! Daha çok tanımak ve daha çok sevmek istiyorum.
Bak su güzel çiçeklere! Papatya başka, karanfil başka, gül başka…
Her biri birbirinden daha güzel bu çiçekleri böyle rengarenk, böyle şipşirin, böyle mis kokulu yaratan Allah’ı, elbette merak edeceksin ve görmek isteyeceksin.
Aman Allah’ım az daha unutuyordum!
Şu ağaçların dallarında şakıyan serçeciklere bak ne olur
Kocaman leylekleri düşün! Vapurda ekmek artığın martıları..
Gözlerini bir an için kapa ve tanıdığın bütün kuşları geçit aklından. Nasıl kanatlarım çırpa çırpa uçuyorlar, nasıl kendilerini rüzgara bırakıp süzülüyorlar değil mi?
Bazılarının sesleri ne hoş!
Bazılarının tüyleri ne muhteşem!
Bazıları da, ne güzel yuvalar yapıyorlar ve yavrularını nasıl besliyorlar değil mi?
Bütün bu kuşları böyle yaratan, böyle gaga, böyle kanat, böyle pençe, böyle ses veren Allah’ı, ben her şeyden çok merak ediyorum. Sen de görmek istiyorsun ve “Neden göremiyorum!”
Haklısın, çok haklisin, ikimiz de çok haklıyız…
Küçücük bir hücreyken, annenin karnında bolüne çoğala, bir bebek olman, ne büyük bir mucize değil mi?
Elletin, ellerinde parmakların, yüzün, gözün, ağzın, dilin, kulakların, saçların ve kaşların, o karanlık yerde bolüne çoğala büyüyen iki hücreden yapıldı.
Oysa bütün bunlar ne kadar karışık ve zor işlerdir!
Kalbin, akciğerlerin, böbreklerin, beynin… içindeki daha bir sürü organ yerli yerine kondu ve çalıştırıldı. Şimdi sen, Allah’ı merak ediyorsun ve “Beni ve her şeyi böylesine güzel yaratan Allah’ı neden göremiyorum?” diye soruyorsun.
Bence bu kitabı bütün çocuklar okumalı.
YanıtlaSilbence de okusunlar
YanıtlaSil